Son zamanlarda gençlerin kitap okuma alışkanlıklarından uzaklaşarak sanal âlemi bir alışkanlık haline getirdiğini ifade eden kitapevi sahipleri, toplumun kendi kültüründen uzaklaşmasının sebebini kitap okumamaya bağladılar.

kitapevi sahipleri, Türkiye'de uygulanan eğitim sistemin genç nesli sanal âleme yönlendirdiğini belirterek, bunun önüne geçilmesi için yetkililer başta olmak üzere ailelere ve eğitimcilere önemli görevler düştüğünü söylediler.

Kitap okuma alışkanlığının toplumda nerede ise yok olma seviyelerine geldiğini vurgulayan Gaziantep Kitapçılar ve Kırtasiyeciler Derneği Başkanı Eşref Savaş,  son zamanlarda özellikle de gençlerin kitap okumaktan uzaklaşarak sanal âlemi alışkanlık haline getirdiğini söyledi.

“Kitap okuma ile ilgili sıkıntılarımız var”

Kitap okuma oranlarının düşük olduğunu belirten Savaş, "Kitap okuma oranlarında kültürel kitaplarda zaman zaman bir artış olsa da yeterli bir kitap okunduğu inancında değilim. Özellikle de bu yöremizde maalesef kitap okuma ile ilgili sıkıntılarımız var. Kitap okumayı maalesef şehir olarak birçok şeyi güzel olan şehrimiz kültürel etkinlik bakımından ve kültür kitaplarını okuma oranı maalesef düşük. Bundan biz memnun değiliz. Zaten Türkiye’de eğitimdeki başarı oranının Gaziantep'te çok düşük olmasının bir sebebinin de bu olduğunu inancındayım. Zaman zaman bunu dile getiriyoruz. Gaziantep'te maalesef kitap okunmuyor. Zaten istatistiklerde, alışverişlerdeki durum, zaman zaman kitap fuarlarından alınan rakamlarda maalesef bunu gösteriyor." dedi.

“Sosyal medya ve diziler kitap okuma oranını büyük oranda düşürüyor”

Televizyon dizileri ile sanal alemin insanları kitap okuma alışkanlığından alıkoyduğunu belirten Savaş, şunları kaydetti:

"Biraz meraklı olan insanlar eskiden kitap alırdı. Şimdi ama sosyal medyada dolaşıyor, internette bazı sitelere girerek zaman geçiriyor. Bunlarla uğraşmayanlar da genelde dizilerle gün geçiriyor. Bunlarda kitap okuma oranını büyük bir oranda düşürüyor. Zaten bazı kitaplara da internet vasıtasıyla ulaşım kolaylaştı. Bununda mutlaka etkisi var. Ama kitaba dokunarak, elinizde tutarak kitap okumak hazzı ve tadı başkadır. Kitap okuyanlar bu hazzı çok iyi bilirler. Ama maalesef bu hazdan birçoğumuz istifade edemiyoruz. Kitaplarda tabi arz talep dengesi söz konusu. Çok popüler kitaplar bir müddet satıyor, ama bir müddet sonra onlarda da büyük bir düşüş oluyor. Bunlar işte zaman zaman bazı kitap kuruluşları veya bazı yayınevleri çok satan kitaplar şeklinde bir kamuoyu oluşturmaya çalışarak toplumu bir nebze olsa harekete geçirmeye çalışıyor. Bir müddet bunun bir etkisi oluyor. Ama bir müddet sonra tekrar kitap okumama karanlığına dönülüyor."

“Burada en çok ailelere ve öğretmenlere görev düşüyor”

Çocukların anne ve babalarını örnek aldığına dikkat çeken Savaş, çocukların okumaya teşvik edilmesi gerektiğini belirterek, konuşmasına şöyle devam etti:

"Burada en çok ailelere görev düşüyor. Okullarda da öğretmenlere görev düşüyor. Toplumda insanlar birbirine bakarak birçok şeyi yapıyor. Burada toplumsal baskı devreye girmelidir. Yerel yönetimler bu konuda kitap okuma ile ilgili bazı kampanyalar yaparak toplumu tekrar hevesli hale getirebilirler ve iyi kitap okuyucularının insanlara örnek gösterilerek veya etkinliklere katılıp bunlarla ilgili de programlar yapıp, okumanın insanlara neler kazandırdığını, topluma, gençliğe örnek gösterilerek teşvik edilebilir. Bunun yanında kitap okumanın zararlı olmadığı beyinlere nakış edilerek ve en büyük sıkıntılarımızdan biri de kitap okumanın insana bir şey kaybettirmeyip, bir şeyler kazandırdığını da iyi anlatmak gerekir. Bunlar mutlaka kitap okuma oranını yükselteceği inancındayız."

“Kitap okuma oranları Türkiye’de düşük bir seviyededir”

Allah’ın ilk emrinin “oku” olduğunu fakat toplumun bu emri arka plana attığını söyleyen Bilal Gümüş ise "Kitap okuma oranları şu anda malumunuz Türkiye genelinde düşük bir seviyededir. Gaziantep bu okuma oranları içerisinde en düşük illerimizden bir tanesidir. Bunun tabi ki birçok sebepleri var. Yine ekonomik, sosyal sebepleri var. Üretilen bütün kitapların kâğıdı, matbaa, yapışkanına kadar tamamen ithal ediliyor. Bunlarda sürekli fiyat artışları var. Yine yüksek oranlarda KDV var. Yazar telif ücretleri de var. İster istemez ekonomik sıkıntılar da üst üste gelince kitap fiyatlarını yükseltiyor ve alım gücünü de düşürüyor." şeklinde konuştu.

“İnternetin, sosyal medyanın ve televizyonun etkileri var”

"Toplum olarak kitap okumak yerine vaktimizin büyük kısmını televizyona, bilgisayar başında veya farklı mekânlarda geçiriyoruz." diyen Gümüş, şöyle devam etti:

"Türkiye’de zaten okuma oranları düşük. O yüzden önemli veya önemsiz şeyleri sıraladığınızda kitap okuma oranı 100’ün içerisinde 97’nci sıralarda ve maalesef Türkiye’de kitap okuma oranları çok ciddi manada düşük. İnternetin, sosyal medyanın da etkileri var. Televizyonun etkileri var. Bir de okumama tembelliği var. Bunlar üst üste bindiğinde sıkıntılı bir süreç başlıyor. Özellikle son 10-15 yıl içerisinde popüler kültür dediğimiz, böyle neslimize herhangi bir getirisi olmayan bilakis onun sosyal, siyasal ve ahlaki değerlerini darmadağın edecek kitapların medya, sosyal medya eliyle öne çıkmasının da etkisi çok."

 “Oku emrine muhatap olan bir toplumun okumaması düşündürücüdür”

Türkiye’de kitap basımı konusunda bir problem olmadığını, ancak kitap okumada problem olduğuna vurgu yapan Gümüş, “Bir önceki yıla göre kitap basımı biraz daha fazladır. Fakat bunun okuyucu ile buluşmasında sıkıntılar var. Yani ekonomik olarak sıkıntılar var, birçok sebepleri var. Fakat kitap çok basıldı, üretim çok oldu, okuyucu arttı manasına gelmiyor. Bilakis okuyucu sayısı gittikçe düşüyor. Şu bir ay içerisinde doların artışından dolayı geçen ay birçok yayınevi de kitaplarında indirime gitti. Buna rağmen maliyet kurtarmıyor. Şimdi yeniden tekrar doların artışıyla tekrar bir zam yapmak zorundalar. Ama kara kara düşünüyorlar. Şu anda Türkiye şartlarının altında kitap satılıyor. Böyle bir çıkmaz var. İnşallah düzelir diye ümit ediyoruz. İnşallah toplum okur özellikle kendi kitabının ilk emri olan ‘oku’ emrine muhatap olan bir toplumun okumaması da tabi ki düşündürücüdür." değerlendirmesinde bulundu.

Gümüş, kitap okuma ve okutma konusunda aileler başta olmak üzere yetkililere ve eğitimcilere de çok önemli görevler düştüğünü sözlerine ekledi.

“Gençlerimiz tamamen kendi kendilerini sosyal medyaya vermişler”

Son zamanlarda gençlerin kitap okuma alışkanlıklarından uzaklaşarak sanal âlemi bir alışkanlık haline getirdiğini ifade eden İzzet Dinçer de, şunları söyledi:

"Kitap okuma oranı kısım kısım değişiyor. Bazı gençlerimiz tamamen kendi kendilerini sosyal medyaya vermişler, cep telefonları ile ilgileniyorlar. Bundan dolayı kitap okuma oranı onlarda düşük. Ama böyle medreselerimizde ve başarılı okullarımızda kitap okuma oranları iyidir. Öğretmenlerimizde öğrencileri okumak için teşvik ediyorlar. Ama genel olarak kitap okuma oranları düşük. Şu anda popüler kitaplar çok tutuluyor. Onlar da birbirlerine tavsiye ederekten satılan kitaplardır. Bir de televizyonlarda çıkan kitaplar tavsiye ediliyor. Onlar da elden ele dolaşıyor. Okuma oranı düşük, halkımız dizilere daha çok önem veriyor. Akşam eve gittiklerinde ellerine kitabı alıp okuyacaklarına dizi takipleri yapılıyor. İşte bunlardan dolayı okumaya ailecek daha fazla vakit harcamaları gerekir. Kitap okumayı artırmak için bol bir şekilde senenin neredeyse dört mevsiminde kitap fuarlarının düzenlenmesi gerekiyor. Bu tür fuarlara yazarların çağrılması gerekir. Böyle kitap tahlilleri yapan yazarlar ve edebiyatçı hocalarımız var, onlarla bir araya gelinerek sürekli kitap okumaları yapmaları gerekir."

İLKHA