Suriye rejiminin ele geçirmek istediği İdlib’e yönelik Rus savaş uçaklarının desteğiyle başlattığı hava harekatına ilişkin açıklama yapan İHH Gaziantep Başkanı Tuncay Mengilli, 3 milyonu aşkın insanın yaşadığı İdlib’de olası bir saldırı sonrasında en az 700 bin kişinin yeniden yollara düşeceğine dikkat çekerek, “Hatay'ın hemen karşısında sınır bölgesine yakın konumda sivil toplum kuruluşlarınca kurulan küçük-büyük 400 kampta 700 bini aşkın sivil yaşıyor. Olası bir göç dalgasının gelmesi durumunda zaten imkanların yetersiz olduğu kamplarda ciddi insani kriz oluşacaktır. Bu krizi kontrol altına alabilmek için çadır, hijyen ve sağlık ürünlerinin yanısıra gıda malzemelerine ihtiyaç var. İdlib’de yaşanan katliamların büyümesi halinde Halep’ten daha trajik bir sonuca sebep olabilir. Bombardımanın durdurulması ya da sivillerin tahliyesine yol açan siyasi bir anlaşmanın sağlanmaması halinde modern Suriye tarihine kara bir leke olarak geçecektir. Sivillerin sistematik olarak hedef alınması ve öldürülmesini önlemek için başta Türkiye olmak üzere uluslararası camianın harekete geçirilmesi ve duyarlılıkların arttırılması insani bir vazife olarak görülmelidir. Bölgede yaşanan ve planlanan katliamların durdurulması için Türkiye ve dünya kamuoyunu harekete geçmeye çağırıyor, mazlumlara sahip çıkmaya davet ediyoruz” dedi.

3 MİLYONU AŞKIN İDLİBLİ YARDIM BEKLİYOR

Suriye rejim güçleri ile Rusya’nın İdlib’deki muhaliflere yönelik başlattığı hava harekatına ilişkin açıklama yapan İHH Gaziantep Başkanı Tuncay Mengilli, İdlibin olası bir rejim saldırısı ardından daha büyük bir insani felaketle karşı karşıya kalacağına dikkat çekerek, “Reform talepleriyle başlayıp uluslararası güçlerin müdahalesi sonrasında küresel hesaplaşma arenasına dönüşen Suriye’de insani bedel giderek büyüyor. Savaş sırasında uygulanmış olan her türlü şiddet öylesine kanıksandı ki, 7. yılında insani bilanço hakkında verilen rakamlar artık insanlar için bir anlam ifade etmez hale dönüştü. Son iki yıldır ilan edilmiş olan “çatışmasızlık bölgeleri” ilk anlarda barış için önemli bir adım gibi görünmüştü. Ancak Esed rejiminin bu bölgelere yönelik saldırıları binlerce sivilin ölümü ile sonuçlandı. Bu çatışmasızlık bölgelerinin sonuncusu olan İdlib daha büyük bir insani krize gebe görünmektedir. Çünkü, kent ve çevresi sadece yerel 300 bin nüfusa değil, savaş nedeniyle ülkenin farklı bölgelerinden “güvenli olduğu” için buraya gelen 3 milyonun üzerinde mülteciye de ev sahipliği yapmaktadır. Olası bir saldırıda birçok insan ikinci defa mülteci durumuna düşeceği gibi, gidecek yerlerinin olmaması da ayrı bir trajedidir. Hali hazırda nüfusun üçte ikisi zaten insani yardıma muhtaç olan İdlib, olası bir rejim saldırısı ardından daha büyük bir insani felaketle karşı karşıya görünmektedir” dedi.

700 BİN KİŞİ YENİDEN YOLLARA DÜŞEBİLİR

İdlib’de olası bir saldırı sonrasında en az 700 bin kişinin yeniden yollara düşeceğine dikkat çeken Mengilli, “3 milyonu aşkın insanın yaşadığı İdlib’de olası bir saldırı sonrasında en az 700 bin kişinin yeniden yollara düşmesi beklenmektedir. Bu da Suriye savaşında şu ana kadar bir seferde en büyük mülteci hareketi olacaktır. Bu insanların en az 250 bin tanesinin Türkiye’ye doğru hareket etmesi bekleniyor. Cilvegözü Sınır Kapısı (Babülhava) insani yardımların tek giriş yeri. Aylık ortalama 400-450 arası yardım kamyonu giriş yapmaktadır. Olası bir askeri saldırıda güvenlik nedeniyle sınır kapısı kapatılırsa yardımların girişi de aksayacaktır. Daha önce Doğu Guta ve Halep saldırılarında en azından mültecilerin sığınabileceği özgürleştirilmiş yerler vardı. Bu kez mültecilerin böyle bir şansı da bulunmuyor. Haddinden fazla kalabalık olan bölgede yaşam koşulları yeni bir saldırıyla daha da kötüleşecek” diye konuştu.

BÖLGEYE BAŞTA UN OLMAK ÜZERE TEMEL YAŞAM DESTEĞİ YAPILMALI

Bölgeye acilen başta un olmak üzere temel yaşam desteğinin yapılması gerektiğini belirten Mengilli, “Şu ana kadar yüz binlerce insanın çatışma ve bombalamalarda hayatını kaybettiği Suriye iç savaşında İdlib’e bir saldırı halinde sivil kayıpların daha da artmasından korkuluyor. Bölgede silahlı unsurlar ile sivillerin ayrımı zor olduğu için olası hava operasyonlarında binlerce sivil zarar görecek.  Suriye iç savaşında çatışmalar dolayısıyla ölenler haricinde sadece açlık, hastalık ve benzeri nedenlerden dolayı ölenlerin sayısı ise 70 bin olarak tahmin edilmektedir. İç savaş boyunca öldürülen sivillerin 24 bin tanesi çocuk, 100 bine yakını kadınlardan oluşuyor. 2 milyona yakın insan savaşa bağlı çeşitli nedenlerden yaralandı. 22 milyon nüfuslu ülkede insanların yarısı evini terk etti. Bunların 6 milyonu ülke içinde İdlib gibi güvenli gördüğü yerlere göç ederken 5 milyonu, başta Türkiye olmak üzere komşu ülkelere sığındı.  İdlib’de mülteci ailelerin çoğu yoksulluk sınırının altında yaşamakta ve temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanmaktadır. Gıda, barınak, sağlık ya da eğitim ihtiyaçları gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamayan insanlar, yeni bir saldırı halinde hayattan iyice kopacaklardır.  Okulların yarısı ya hasarlı yada sığınak olarak kullanıldığından eğitim yapılamıyor. İdlib’de bulunan hastane ve kliniklerin yarıdan fazlası çalışamıyor. Milyonlarca hektar tarım arazisi ya yok edildi yada kullanılamaz hale getirildi. Bu nedenle bölgeye başta un olmak üzere temel yaşam desteğinin yapılması kaçınılmaz bir zorunluluk” dedi.

İHH, SURİYELİ MÜLTECİLERE 360 MİLYAR 605 BİN DOLAR TUTARINDA YARDIM ULAŞTIRDI

İHH’nın Suriye’ye yönelik yaptığı yardımları dile getiren Mengilli, “Suriye’deki çalışmalarını 10 koordinasyon merkeziyle sürdüren İHH’nın kurduğu 6 konteyner kent ve 27 çadır kentte 150 binden fazla insan yaşıyor. 61 fırın, 30 mutfak ile mültecilere yemek ulaştırılıyor. 35 ücretsiz giyim mağazasıyla mülteciler ihtiyaçlarını karşılıyor. 14 tesisle sağlık hizmeti veriliyor. 1 üniversite, 43 okulda öğrenciler eğitim alıyor. Reyhanlı’da inşa edilen çocuk yaşam merkezinde 990 yetim çocuk kalıyor. Her ay 10 binden fazla yetim çocuğa yardım yapılıyor. İHH, 2012 ile 2018 yılları arasında Suriyeli mültecilere 360.605.013 Dolar tutarında yardım ulaştırdı. Bu yardımların arasında; Reyhanlı, Kilis ve Suriye içerisinde kurulan fırınlarda üretilen 800 milyon ekmek, 182 bin ton gıda, 24 milyon adet hazır yemek ve konserve, 16 milyon adet elbise ve ayakkabı, 4 milyon adet ev eşyası ve mutfak gereci, 4,4 milyon adet hijyen ve temizlik ürünü, 8,8 milyon adet ilaç, tıbbi malzeme ve cihaz, 4 milyon adet kitap ve kırtasiye ürünü, 6,5 bin ton yakacak, 1,2 milyon litre yakıt, 17 bin adet çadır, 104 bin adet çadır malzemesi, 392 bin adet inşaat malzemesi yer aldı. Üretilen ekmeklerin yüzde 90’ı Suriye içerisinde dağıtılırken yüzde 10’u da Hatay ve Kilis’te yaşayan mültecilere dağıtıldı” dedi.

İNSANİ YARDIMA İHTİYAÇ VAR

Bölgede acilen insani yardıma ihtiyaç olduğunu belirten Mengilli, “Hatay'ın hemen karşısında sınır bölgesine yakın konumda sivil toplum kuruluşlarınca kurulan küçük-büyük 400 kampta 700 bini aşkın sivil yaşıyor. Olası bir göç dalgasının gelmesi durumunda zaten imkanların yetersiz olduğu kamplarda ciddi insani kriz oluşacaktır. Bu krizi kontrol altına alabilmek için çadır, hijyen ve sağlık ürünlerinin yanısıra gıda malzemelerine ihtiyaç var. İdlib’de yaşanan katliamların büyümesi halinde Halep’ten daha trajik bir sonuca sebep olabilir. Bombardımanın durdurulması ya da sivillerin tahliyesine yol açan siyasi bir anlaşmanın sağlanmaması halinde modern Suriye tarihine kara bir leke olarak geçecektir. Sivillerin sistematik olarak hedef alınması ve öldürülmesini önlemek için başta Türkiye olmak üzere uluslararası camianın harekete geçirilmesi ve duyarlılıkların arttırılması insani bir vazife olarak görülmelidir. Bölgede yaşanan ve planlanan katliamların durdurulması için Türkiye ve dünya kamuoyunu harekete geçmeye çağırıyor, mazlumlara sahip çıkmaya davet ediyoruz” diye konuştu.

BAHRİ UÇAR