Rapora göre eğitimde ciddi tasarrufa gidildiğini ifade eden Ersönmez, “2019 yılında MEB’e ayrılan bütçe rakamlarına bakıldığında, eğitimin en temel ihtiyaçlarının görmezden gelindiği, bütçenin sadece zorunlu harcamaların kamusal alana göre değil özel alanın dikkate alınarak hazırlandığı, anlaşılmaktadır” dedi. Ersönmez, “Ekonomik kriz gerekçesiyle eğitimden tasarruf yapılması ve eğitim bütçesinde kısıntıya gidilmesi kabul edilemez” dedi.

MEB altı aylık bütçe raporunu yayınladı

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) yılın ilk yarısına ilişkin ‘2019 Yılı Kurumsal Mali Durum ve Beklentiler Raporu’nu yayınladı. 2019’da  toplamda belirlenen 113 milyar 813 milyon 13 bin TL olan bütçenin 57 milyar 991 milyon 656 bin 367 TL’si harcandı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) 2019’un ilk 6 ayına ilişkin faaliyet raporuna göre ciddi tasarrufa gidilen bakanlığın bütçesi yine yurt dışındaki okullar ve özel okullara aktı.

Eğitim bütçesi özel okullara ve yurt dışındaki okullara aktarıldı

MEB’in yılın ilk yarısına ilişkin açıkladığı “2019 yılı Kurumsal Mali Durum ve Beklentiler Raporu”nu değerlendiren Eğitim Sen Gaziantep Şube Başkanı Ali Ersönmez, bütçenin özel okullara ve yurt dışındaki okullara aktarıldığını söyledi. Ersönmez, “Anayasa'nın 42'nci maddesine göre eğitim öğretim faaliyetlerinin ücretsiz olduğu, hiç kimsenin bu haktan yoksun bırakılamayacağı, eğitim öğretim faaliyetlerinin eğitimde fırsat eşitliği ilkesi gözetilerek yapılması gerekliliği belirtmektedir.

Buna rağmen son yıllarda eğitimde özele bütçe aktarımı, özel okullara destekler, eğitimde özel sermayenin önünü açan uygulamalar hayat bulmuştur. 2012 yılında çıkan ve eğitimde 4+4+4 olarak adlandırılan kanunla birlikte eğitimde özeleştirmelerin artacağını, özel okurla teşviklerin büyüyeceğini,  eğitimin paralı hale geleceğini, eğitimin yükünün velilere yükleneceğini, Eğitim sen olarak belirtmiştik ve yasaya karşı ciddi mücadeleler büyütmüştük. Ancak eğitimde 4+4+4 yasası tüm tepkilere rağmen geçmişti” dedi.

Raporuna göre ciddi tasarrufa gidildi

Rapora göre eğitimde ciddi tasarrufa gidildiğini ifade eden Ersönmez, “MEB, yılın ilk yarısına ilişkin “2019 yılı Kurumsal Mali Durum ve Beklentiler Raporu”nu açıkladı. Basında da yer alan rapora göz atalım: “Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) 2019’un ilk 6 ayına ilişkin faaliyet raporuna göre ciddi tasarrufa gidildiği görülüyor. Bakanlığın bütçesi yine yurtdışındaki okullar ve özel okullara aktığı rapora yansımış. Yurtdışına geçen yılın 4 katı bütçe gönderildiği raporda yer almıştır. MEB bünyesinde dönüşüme hız verilirken, yeni müfredat hazırlığı ile yasal çalışmalar da raporda yer aldı.

Rapora göre: Yurtdışına dört kat bütçe: 2019 yılı için tahsis edilen ödenekten ilk altı ayda personel giderleri, sosyal güvenlik harcamaları ve hizmet alımları başlığında sadece bütçenin yarısını harcama başarısı gösteren MEB, parayı yurtdışına gönderdi. 2018’de yurtdışına 126 milyon 746 bin lira transfer eden MEB için 2019’da 153 milyon lira başlangıç ödeneği belirlendi. Yılın ilk altı ayında bu ödeneğin iki katı harcama yapıldı. 2018’in ilk altı ayında yurtdışına yapılan transfer giderlerine göre yüzde 375.25’lik bir artış gözlendi.

Rapora göre: Bütçe özele aktı: Özel okullara destekten kademeli olarak vazgeçileceğinin açıklanmasına karşın MEB bütçesinden bu yıl da yüzlerce milyon lira yine özele aktarıldı. Organize sanayi bölgelerinde veya organize sanayi bölgeleri dışında açılan meslekî ve teknik eğitim okullarında öğrenim gören öğrenciler için eğitim ve öğretim desteği ödemeleri kapsamında ilk 6 aylık dönem için toplam 187 milyon 146 lira ödenek gönderildi. Özel okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve ortaöğretim okul türlerinde öğrenim gören ve eğitim ve öğretim desteğine hak kazanan öğrencilere ilk altı aylık dönem içerisinde 682 milyon 835 bin 712 lira bütçe aktarıldı. Destek eğitim kapsamında 2019 yılı ilk altı ayında toplam 1 milyar 552 milyon 142 bin lira ödeme yapıldı” dedi.

Eğitimin en temel ihtiyaçları görmezden gelindi

MEB’e ayrılan bütçede eğitimin en temel ihtiyaçlarının görmezden gelindiğini ifade eden Ersönmez, “Meslekte aç kapa dönemi: Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü tarafından 19 yeni okul açılırken, 7 okul birleştirilerek dönüştürüldü. 38 okul kapatıldı. 132 alan 144 dal açılırken, 31 alan 37 dal kapatıldı. 22 pansiyon bu dönemde açılırken, 31 pansiyon ise kapatıldı.

Atölyelerin kurulum aşamasında faydalanılması için standart ve teknik şartname örnekleri ve okul başına 100 bin TL ödenek gönderildi. İmam hatipte veri yok: İmam hatiplere ilişkin okul açma kapama türünde ayrıntılı bilgiler raporda yer almadı. Raporda, imam hatip ortaokulu, ortaokul ve liselerde okutulan din, ahlak ve değerler alanı seçmeli derslerinin analizi yapıldığı belirtildi. 2019 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) ayrılan bütçe rakamlarına bakıldığında, eğitimin en temel ihtiyaçlarının görmezden gelindiği, bütçenin sadece zorunlu harcamaların kamusal alana göre değil özel alanın dikkate alınarak hazırlandığı, anlaşılmaktadır.

Geçtiğimiz 16 yıl içinde MEB bütçesinin milli gelire oranı çok az artmış olmasına rağmen, belirlenen rakamlar ihtiyacın çok altında kalmış ve eğitim harcamalarının esas yükü, eğitimi adım adım ticarileştirme ve kamu kaynaklarının özel okullara aktarılmasının da etkisiyle büyük ölçüde halkın sırtına yıkılmıştır. Her bütçe döneminde eğitime en çok payı ayırmakla övünen siyasi iktidar tarafından ‘okulöncesi eğitimin zorunlu olacağı’ ve 2019 yılına kadar tüm okullarda ‘tam gün eğitime geçileceği’ iddia edilmiş olmasına rağmen bu hedefin yanına bile yaklaşılmamıştır” dedi.

Kriz gerekçesiyle eğitimden tasarruf yapılması kabul edilemez

Ekonomik kriz gerekçesiyle eğitimden tasarruf yapılmasının kabul edilemez olduğunu belirten Ersönmez, “Eğitim, devredilemez ve vazgeçilemez kamusal bir haktır. Bu alanda yapılan çeşitli araştırmaların da gösterdiği gibi, devlet okullarında paralı eğitim uygulamaları yaygınlaştıkça, en düşük gelir dilimindeki yüzde 20’lik kesimin gelirleri içinde eğitim harcamalarına ayırmak zorunda oldukları pay artmaktadır. Piyasacı eğitim sistemi, yaşamın her düzeyinde rekabeti, hizmetin bedelini ödemeyi, öğrenci ve velilerin ‘müşteri’ haline getirilmesini hedeflemekte, toplumdaki sınıf farklılıklarını daha da belirgin hale getirmektedir.

Aynı okul içinde sınıflar, aynı bölgede okullar, farklı bölgeler, birbirleriyle rekabet içine sokularak eğitim hizmetleri piyasa kurallarına göre düzenlenmektedir. Yapılması gereken, kamusal kaynakların yine kamusal bir hak olan eğitim için, özel çıkarlar değil, toplumsal çıkarlar gözetilerek değerlendirilmesidir. Ekonomik kriz gerekçesiyle eğitimden tasarruf yapılması ve eğitim bütçesinde kısıntıya gidilmesi kabul edilemez” diye konuştu.

BAHRİ UÇAR